Frederic Soulacroix

İyi bilinen ressam ve heykeltıraş Charles (oğlu Montpellier, 1825-Firenze 1899 ) ve Giacinta Diofebo Charles Joseph Frédéric Soulacroix (içinde 1858-1933 ) Roma ve daha sonra Boulogne-sur-Mer bahar 1863 yılına kadar yaşadı.


 Babası Charles, yerel katedralin freskolarını boyuyordu . Paris'te ve 1870'ten beri Firenze'de İtalya'da. 1873'te 15 yaşında Frédéric , Firenze'nin " Accademia di Belle Arti " ye girer ve Octobre 1876'da " Scuola di Pittura " ya kabul edilir .
1890: 6 Haziran'da Floransa Julie Fernande Blanc ile evlendi. Kazandıkları arka bahçeli büyüleyici bir evde 21 yaşında Piazza Donatello'da yaşıyorlar.  

Osmanlıca Kurban Bayramı Tebrik Kartı


Iyd-i saidinizi tebrik ederim
Yedikıta Dergisi Kurban bayramı tebrik kartı.
Kaynak;Osmanlıca Lisan-ı Osmanİ

Mihri Rasim

Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk'ün portresini yapan ilk Türk ressamı Mihri Hanım'dır. Bilindiği üzere Mihri Hanım batıda eğitim gören ilk kadın ressamımızdır. Meşrutiyet döneminde kızlar için açılan İnas Sanayi-i Nefise Mektebi'nin tek kadın hocasıdır.
Mihri Hanım, İnas Sanayi-i Nefise Mektebi'nde görevli iken Anadolu'daki milli hareketi heyecanla izlemiştir. Büyük zafer ve arkasından büyük zaferin harcıyla kurulan Cumhuriyetin ilanı ve devrimlerin başlaması Mihri Hanım'ı çok sevindirmiştir. Gençliği Paris'te geçen Mihri Hanım, sanatı gibi düşünceleri de çağdaşlık yolunda olan modern bir kadındır. İstanbul'un kalburüstü kültür adamlarıyla büyük dostluk kurmuş, çok sayıda tanınmış kişilerin portrelerini yapmıştır.

Mustafa Kemal'in zaferlerine ve devrim hareketlerine hayran olan Mihri Hanım, onun mareşal kıyafetiyle portresini yapmak ister. Teklif Mihri Hanım'dan gelir ve Çankaya'nın kapısı çalınır. Mihri Hanım'ın pano niteliğindeki bu büyük tablosu Mustafa Kemal'in mareşal üniforması ile yapılan ilk portresidir.

Atatürk bu portresini  birkaç tablo ile birlikte Halkevlerinin açılış günlerinde Ankara Halkevi'ne göndermiş ve büyük salonun süslenmesini sağlamıştır. Ancak, bu değerli tablonun Halkevi'nden alınarak yurtdışına nasıl gönderildiğinin ilginç bir öyküsü vardır.

Atatürk "Yurtta Sulh, Dünyada Sulh" idealini gerçekleştirirken -tarihlerde barut fıçısı olarak tanımlanan- Balkanlar'a barış tohumları saçtı. "Balkan Birliği"nin kurulmasını sağladı. Bu kuruluşa en büyük ilgiyi Yugoslavya Kralı Alexandre gösterdi. Atatürk tarafından büyük devlet adamı övgüsü ile nitelendirilen Yugoslavya Kralı Alexandre büyük bir portresini imzalayarak Atatürk'e göndermişti. Atatürk, buna mukabele edeceği sırada Kral Alexandre Fransa'ya yaptığı resmi ziyaret sırasında Marsilya'da suikaste kurban gitti. Bir Makedonyalı tarafından öldürüldü. Atatürk olaydan büyük üzüntü duydu. Hatta Balkanlar'da bir karışıklığa sebebiyet verilmesi ihtimaline karşı Türkiye'de seferberlik ilanını bile düşündü. Neyse ki Balkanlar'da sükunet devam etti, birlik bozulmadı. Alexandre'ın ölmüş olması Türkiye-Yugoslavya dostluğunu etkilemedi. Yugoslavya Türkiye'nin sadık bir dostu olarak her zaman samimiyetini gösterdi. Sonraki yıllarda Başbakan İsmet İnönü'nün bu ülkeye bir dostluk ziyareti yapması planlandı. Atatürk, Kral Alexandre'ın vaktiyle kendisine göndermiş olduğu portreye karşılık vermek üzere Mihri Hanım'ın yapmış olduğu mareşal üniformalı portresini İnönü ile Belgrad'a yolladı. Halkevi Salonu'nda boş kalan bu portrenin yerine Alexandre'ın portresini koydu.İnönü Belgrad'da büyük tezahüratla karşılandı. Hediye edilen Atatürk portresi Alexandre'dan boş kalan yere asıldı. Yugoslav devlet adamları bu portreyi o derece sevdiler ki İnönü'yü teşekkürlere boğdular.

Bu portrenin altında altın plakete yazılmış olan ithaf yazısı çok anlamlıydı. Atatürk'ün imzaladığı Fransızca şu cümle vardı: "A la memoire de mon auguste ami, le rois Alexandre I'unificateur en defesent I'hommage", Türkçesini şöyle ifade edebiliriz: "Yüce dostum, birleştirici kral Alexandre'ın hatırasına hürmetlerimle". 

    

Richard S.Johnson

Johnson Chicago'da bir sanatçı ailesi için doğdu. Hâlâ ilkokuldayken Johnson, Chicago Sanat Enstitüsüne bilim insanı olarak kabul edildi. Amerikan Sanat Akademisinden mezun oldu ve illüstratör olarak kariyerine başladı. Johnson'un tarzı, Pre-Raphael Romantizm'in çağdaş Ekspresyonizm ve Soyutlama ile karışık teknik üstünlüğe sahip olduğu kabul edildi. Johnson, eski ABD Başkanı John F. Kennedy ve eski NASA yöneticisi Richard H. Truly gibi tarihi kişiliklerin portrelerini de yapmıştır. JFK'nın portresi şimdi Massachusetts, Boston'daki John F. Kennedy Başkanlık Kütüphanesi ve Müzesi'nde asılı. Ayrıca eski ABD başkanlarını onurlandıran bir hatıra tablosu yaratmak için görevlendirildi. Resim şu anda Washington, D.C.'deki Fitness, Spor ve Beslenme Konseyi Başkanlığı'nda sergileniyor.Johnson'un kesin fırça darbeleri, cesur renk ve doku kullanımı ve insan yüzünün narin şekilde şekillendirilmesi ve formun birlikte "Şiirsel Yakınlık" yaratması için birlikte çalışması."Boyadığım zaman, tuvalin ötesine uzanmak ve izleyiciyi oynamak, ortak deney düzlemine bağlanmak, birlikte başını sallamak ve  Evet, o gençliğin aynısıdır, bir gül budur "derim. Tıpkı sabah ışığı "Ben paylaşılan anlar yaratmaya çalışırım" gibi hissediyor Richard Johnson.




Konstantin Razumov

 Rus ressam Konstantin Razumov, 1974 yılında Rusya'nın Zarinsk kentinde doğdu. Genç ressam Novoaltaysk Sanat Kolej'de sanat çalışmalarına başladı. Sonra Ilya Glazounov Akademisinde en iyilerden oldu.Birçok stilleri etkilenerek, Razumov resimlerinde modern dokunuşları ile kaynaşmış erken Empresyonizm sahiptir. Onun portreler ayrıntılar yoksun yumuşak arka plan karşı gerçekçi bir şekilde boyanmıştır. Kadın portreleri Razumov sanatında çok özel ve önemli bir yer tutmaktadır. Şiir gibi okunacak resimlere imza atmıştır.Konstantin Razumov halen Moskova'da yaşamaktadır.




Sultan Abdülmecid


Sultan Abdülaziz ve Hayranıdil Kadınefendi'nin oğlu olarak Dolmabahçe Sarayı'nda doğan Abdülmecid Efendi (1 Haziran 1868-23 Ağustos 1944), küçük yaşta askeriyenin topçu sınıfına kaydolmuş ve bu esnada Halil, Hüseyin ve Said Paşaların nezaretinde eğitim görmüştür. Binicilik, avcılık, güreş ve eskrim sporları ile resim ve müzikle ilgilenmiş, sanatçı kişiliğini ressam olarak olgunlaştırmıştır. İyi seviyede Arapça, Farsça ve Fransızca bilen Abdülmecid Efendi, yayınları takip edebilecek derecede Almanca ve İngilizce öğrenmiştir. Sanat ve edebiyat çevresiyle yakın ilişki içinde olan Abdülmecid Efendi, şehzadelik döneminde kışları Fer‘iye Sarayı, yazları ise Bağlarbaşı Köşkü’nde bulunan atölyelerinde çalışmıştır. Veliahtlık makamına geldiğinde Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi'nde, Halife olarak Dolmabahçe Sarayı'na yerleştiği dönemde de buradaki atölyesinde çalışmalarını sürdürmüştür. Abdülmecid Efendi, 1909 yılında kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin fahrî başkanlığını yapmış ve Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesi'nin yayınlanması için maddi destekte bulunmuştur. 1914 kuşağının ilki 1916 yılında Galatasaray Yurdu'nda açılan Galatasaray sergilerine destek olmakla kalmayıp, resimleriyle bu etkinliğin içinde bizzat yer almıştır. Abdülmecid Efendi'nin resim sanatıyla ilgili etkinlik ve faaliyetlere yönelik ilgi ve desteği bunlarla da sınırlı kalmamıştır. Şişli Atölyesi olarak isimlendirilen etkinlik bunlardan bir diğeridir. Şişli Atölyesi'nde üretilen eserler, Türk ressamları tarafından Avrupa'da açılan ilk sergi olan 1918 Viyana Sergisi'nde yer almıştır. Abdülmecid Efendi, 1918 Viyana Sergisi'ne "Otoportre", "Harem'de Goethe", "Harem'de Beethoven" ve " I. Sultan Selim" adlı tablolarıyla katılmıştır. 1 Kasım 1922 tarihinde saltanat ve hilafetin birbirinden ayrılması ve halife unvanını taşıyan Vahideddin'in 17 Kasım 1922'de İstanbul'u terk etmesi üzerine, Abdülmecid Efendi TBMM tarafından halife seçilmiştir. 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen kanunla halifelik kaldırılmış ve Osmanlı hanedanı yurtdışına çıkartılmıştır. Abdülmecid Efendi önce İsviçre’ye gitmiş daha sonra Fransa'nın Nice şehrine, ardından da Paris'e yerleşmiştir. 1944 yılında burada vefat eden Abdülmecid Efendi’nin naşı Medine’de Cennetül-Bâki kabristanına defnedilmiştir.


Sultan Abdülaziz

Sanat, Osmanlı hanedanında bir aile geleneği gibiydi ve birçok padişah sanatın çeşitli dallarında üstadlık derecesine gelmişti.
Meselá Kanuni Süleyman kuyumcu, İkinci Abdülhamid büyük bir ince marangoz, İkinci Mahmud zamanının en büyük hattatlarından biri, Üçüncü Selim çok seçkin bir bestekárdı.Bazı padişahlar ise sanatın bir değil, birkaç dalıyla uğraşırlardı. Sultan Abdülaziz bunlardan biriydi ve bestekárlığının yanısıra ressamdı. Hem Türk hem Batı müziğiyle ilgilenmişti ve bu ilgisi her iki musikide de bestekárlık edecek seviyedeydi. Türk Müziği'nin en meşhur oyun havalarından biri Sultan Abdüláziz'in imzasını taşır ve 'Valse Davet' isimli orkestra eseri nadir de konser salonlarında icra edilir.
Bugün Türkiye'deki müzelerde Abdülaziz'e ait maalesef tek bir tablo bile bulunmuyor ama hükümdarın bir desen defteri Polonya'da, Krakov Ulusal Müzesi'nde saklanıyor.Defterde, Abdülaziz'in elinden çıkma 67 adet çizim ile üç sayfa elyazısı var. Hükümdar genellikle gemi ve deniz savaşı çizimlerinin yeraldığı defteri o senelerde İstanbul'da saray ressamlığı yapan Polonyalı sanatkár Stanislaw Chlebowski'ye vermiş. Abdüláziz çizimlerin tamamını kırmızı mürekkeple filigranlı káğıda yapmış, resimler daha sonra kartonlara yapıştırılıp albüm haline getirilmiş. 1914'e kadar Chlebowski'nin ailesinde kalan defter daha sonra başkalarının eline geçmiş, 1971'de Krakov Ulusal Müzesi tarafından satın alınmış.Abdülaziz'in albümdeki desenleri, resim uzmanlarına göre hükümdarın savaş konusunu çok iyi bildiğini, savaşın ez kızıştığı anlarda askerleri, atları ve bütün bir bölüğü bir an için dondurabilme yeteneğine sahip olduğunu gözler önüne seriyor.Abdülaziz 1876'da tahtından indirildikten sonra intihar süsü verilip öldürüldü. Türk resim tarihine tam olarak geçemedi ama kendisi gibi ressam olan oğlu Şehzade Abdülmecid yahut daha bilinen unvanıyla 'Halife Abdülmecid Efendi' bugün modern Türk resminin kurucularından kabul ediliyor.